top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıAslı Eti

Kalp Günlüğü: Utanç ve Tutku.

Kendini İfadenin Kilidini Açmak.


Kendini ifade etmeyen insan özgür olamaz.

Kendi gerçeğimizi ifade ettiğimiz, harekte geçtiğimiz, fayda ürettiğimiz, kendimizi gerçekleştirdiğimiz hayatlar yaşamak mı? Gölgelerde sonsuz ve özlem dolu bir bekleyiş mi?


İnsan en çok kendini özler. Özlediği her şeyde, kendinin yitip gittiğini düşündüğü bir parçasını bulmayı bekler. Beklemek kutsaldır ama karanlıklara, yanardağların lavlarına, denizlerin karşı kıyılarına adım atmaya cesaret edenler hayatı büyütüp müthiş şeyler keşfeder. Gölgelerde bekleyenler ise, bazen bir ömür bekleme cesaretini gösterirler; beklemenin ağırlığıyla yaşayabilecek kadar güçlüdürler, bunun için yıkılmazlar. İçlerinde biriken güç ve potansiyelle, dünyaları yıkıp yeniden yaratabilirler. Fakat bunu yapamazlar. Tek bir nedenle. Benlikleri; benliklerinin kişisel iradelerini canlı tutan, ateşleyen, harekete geçiren yanı uykuda olduğundan.


Benliklerimiz kendini anlatmayı, içindeki alevi görünür kılmayı, dışarıdan görünmeyeni görünür yapmayı yıllarca bekledi. Ve sonra derin bir uykuya daldı. Neden?


İnsanı uykuda tutan görünmez güçlerin en büyüklerinden biri, kendi gerçeğimizi ifade etmemizin önündeki bir engel "utanç".


Utanç, günah kavramıyla doğdu. Adem ve Havva'nın keşfettiği gibi, utanç bizi tanrıdan ve birbirimizden ayırdı. Utandığımızda yaratıcı gücümüzle bağlantımızı kestik, kendimizi gizledik, eksikliklerimize takılıp kaldık. Özdeğerimize karşı körleştik, kendimizi küçülttük, görünmediğimizden emin olduk. Benliğimizin gerçek arzularını, gecenin karanlığındaki tenha limanlarda kabul, onay ve takdirin rahatlatıcı, ılık, bulanık sularına bıraktık. Böylece ateşlerde yanmadık ya da insanı iliklerine kadar sarsan buz gibi soğukla derin uykulardan uyanmadık. IIık sularda süzülmenin milyonların tercihi olması doğal. Kendini değersiz hisseden insan, varlığıyla dünyaya katabileceklerine inanabilir mi?


Utanç: Tüm benliğimizin hatalı olduğu ve bunun belirli bir davranış, durum veya olayla ilgili olmayabileceği duygusu.


Yanlış ve değersiz olduğumuza dair derinlere kazınmış, benliğin parçası haline gelebilen bir duygu.


İnsan utanmayı öğrendi çünkü bu, atalarına karşı evrimsel bir avantaj sağladı. Utanç, bireyleri sosyal normlara ve ahlaki davranışlara uymaya teşvik etti; böylece sosyal ve toplumsal dışlanmanın ve reddedilmenin olumsuz etkilerini önleyerek toplulukların refahını artırdı. Utancın insanlığın evriminde, sosyal ve toplumsal düzenlerin kurulup gelişmesinde bu kısa yazıda değinemeyeceğim derinlikte ele alınması gereken bir rolü ve yadsınamaz bir gücü var.


Benimsemeyi seçtiğim bir bakış açısı ise şunu söylüyor:


Günah, kendine karşı yaptığın veya inandığın her şeydir.

(Don Miguel Ruiz, Dört Anlaşma.)


Bu anlayıştan okyanuslar doğurmak; insan ruhuna cesaretle ve hatta acıtan bir dürüstlükle bakmak, kendimizi ve insanı, toplumsal dayatmalardan sıyrılan çok gerçek bir yerden anlamak mümkün.


Brene Brown'ın, utanç kavramı üzerine araştırmaları şunu söylüyor:


"Utançla ilgili temel kaygılar kapana kısılmışlık, güçsüzlük ve dışlanmışlık duygusu."


Kapana kısılmışlık, güçsüzlük ve dışlanma kaygısı insanın özerkliğini, hayatının iplerinin eline alma itkisini, harekete geçme yetisini ve yaşama sevincini elinden aldı.


Tutku ise, kendimizi gerçekleştirmemizi sağlayacak güçlü bir panzehir olabilir.


Tutku Nedir?

Tutkular aktivitelere, nesnelere veya fikirlere yönelik güçlü tercihler, beğeniler veya ilgilerdir (Vallerand, 2010).

En Önemli Bileşen: Duygu

Tutkuların güçlü bir duygusal bileşeni vardır. Bir şeye ilgi duyuyorsak ama içimizde ona dair iyi ya da kötü güçlü bir duygu uyanmıyorsa, muhtemelen o konuda tutkulu değiliz. Tutkularımızın nesnesiyle duygusal ilişkimiz, ona atfettiğimiz önemi gösterir (Vallerand, 2010).


Tutkunun Karşıtı

Tutkunun zıttı ilgisizlik veya kayıtsızlıktır (apati.) Bir şeye karşı kayıtsız olan bir kişinin o konu hakkında güçlü duyguları yoktur, ona odaklanmaz, onu sürdürmek için çabalamaz, onunla bağlılıkla ilgilenmez, risk almaz ya da kaynaklarını onun için seferber etmez.


Tutkunun Gücü

Tutku, kendimizi gerçekleştirmemiz, hayatlarımıza "kişisel bir anlam" yükleyebilmemiz için gereklidir; Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki en ileri ihtiyaç olan, kendini gerçekleştirmede merkezi bir unsurdur (Mouton ve Montijo, 2017). Tutku çabayı sürdürmeyi kolaylaştırır; çünkü bir şey bizi heyecanlandırıyorsa ve bizim için önemliyse onun üzerinde çalışmaya devam etmek daha kolaydır.


Tutku nereden gelir?

Otonomi (Kendi Kaderini Belirleme) Teorisi (Deci ve Ryan, 2000) bize insanların özerklik (inisiyatif alma ve istedikleri şeylere doğru hareket etme), yeterlilik (hedefleri takip etme ve dünyayla etkileşimde bulunma konusunda etkin hissetme) ve başka insanlarla bağ kurma gibi temel psikolojik ihtiyaçlara sahip olduğunu söyler. Bu hedeflere ulaşmak için çevremizle etkileşime girerek kendi kaderimizi tayin etmeyi başarırız. Zamanla en tatmin edici bulduğumuz aktivitelere önem vermeye başlarız ve bundan bir tutku doğar (Vallerand ve diğerleri, 2003).


Böylece tutku kim olduğumuzun, benlik duygumuzun bir parçası haline gelir. (Vallerand ve diğerleri, 2003).


Tıpkı utancımız gibi, tutkumuz da kimliğimizin parçası haline gelerek bizi tanımlayabilir. Seçim bizim. Seçim senin.


Kalp Günlüğü:

1-Biraz Rahatla


Rahatsız edilmeyeceğin sessiz bir yer bul, dikkatini dış dünyadan kendine çevir, birkaç derin nefes al, biraz kendinle kal.


2-Yazmaya Başla


a.Varlığınla dünyaya neler kattın, katıyorsun, katabilirsin?


Hatırla, hisset, tek te listele; kendi sözcüklerinin, içindeki ateşi yakmasına, benliğini uyandırmasına, sana gerçekte kim olduğunu hatırlatmasına izin ver.


b.Günah, kendine ve gerçek doğana karşı yaptığın her şeyse - bir an için bu anlayışı gerçekten benimsemiş olsan - nasıl yaşardın? Neleri farklı yapardın? Neleri değiştirirdin?


Acımasız bir dürüstlükle, içten bir şefkatle ve şeffaflıkla kağıda dök. Kalem, adalet dağıtır. Kaleminle başbaşayken zihninin, tabuların ve öğrenilmiş çaresizliklerin seni durdurmasına, sözcüklerini yumuşatıp cilalamasına izin verme. Kendini bırak ve kendin için adaleti sağla.


c.İçinde güçlü duygular uyandıran, hayatına kişisel bir anlam yükleyecek, kimliğinin parçası haline getirmek isteyeceğin tutkun?


Bir proje, bir değer, savunmaya değer bir anlayış, kimileri için adaleti sağlayacak bir bakış açısı, uykudaki yanardağını harekete geçirecek bir amaç ya da hayatını iyleştirecek küçücük bir adım... Kendini sınırlamadan ifade et. Bir tutkun yoksa vazgeçme ve yukarıda sıraladıklarıma kısa yanıtlarını not et.


Haftaya, bu çalışmanın devamı niteliğinde, onun üzerine inşa edeceğimiz; birbirimize umut, ilham ve güç vereceğimiz bir çalışmamız olacak. Bu yeni inisiyatifi sizlerle paylaşamak için sabırsızım.


İyileştirici bir yolculuk olması dileğiyle...





58 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page