"Hayatta bir sürü küçük devrim vardır. Kendi etrafımızda dönüp büyümenin, değişmenin ve tamamlanmanın milyonlarca yolu var. Yepyeni güzel dünyandaki küçük devrimler neler?" Küçük Güzel Şeyler, Cheryl Strayed
Hepimizin bir hikayesi var. Kendi hikayemin kalbinin "özgürlük" olduğunu 35 yaşımdan sonra anladım. Bu bir yolculuk, yoldaki sis yavaş yavaş aralandı, hala aralanıyor. Yine de değişmez bir gerçek var: özgürlük, kendi -küçük ya da büyük - kişisel devrimlerimizle mümkün.
İlk kavrayış
Hayat hikayemin özeti hayatımın iplerini elime alma çabası diyebilirim. Yoluma çıkan tüm öğretiler bunun için bir hayat amacım olması gerektiğini söylüyordu ve ben onu arayarak bulabileceğime inanıyordum. Hayat amacımı okuduğum kitaplarda, aldığım eğitimlerde, yazdığım yazılarda, yaptığım meditasyonlarda çok aradım. Facebook'ta bağlantıda olduğum yüzlerce kişiye benimle ilgili gözlem ve fikirlerini bile yazdırdım. Ve sonunda hayat amacımın kitap yazmakla, ilham vermekle, bunun gibi şeylerle ilgili olduğu sonucuna vardım.
Bunlar hayatımın parçasıydı ve oksijen maskelerimdi ama yolculuğun bir yerinde hayat amacımı boş yere aradığımı, onu zaten yaşamakta olduğumu anladım. Aranıp bulunacak bir şey yoktu; amacım zaten ortadaydı. Onu her yerde ararken bir tek dönüp hayatıma bakmamıştım. Benim hayatım başlı başına bir özgürleşme çabasıydı, konular değişiyordu sadece: Sevmediğim işten, korkularımdan, ilişkilerden, monoton hayat akışından, geleneksel tüm rol, tanım ve sistemlerden -çalışan, eş, cinsiyet kimliği; dakik, çalışkan, sorumluluk sahibi vb. her türlü etiket - yani iç dünyamda ruhumu köşeye sıkıştıran her şeyden özgürleşme çabası. Ve bu çaba bitmiyordu. Hayatım bir şeyleri değiştirmeye çabalamakla geçiyordu. Özgür hissetmiyordum kendimi ve bu beni tüketiyordu. Bir yandan hayatla derdim olduğu, yeterince minnettar olmadığım ve bir türlü "normal" olamadığım için kendimi suçluyordum. Tam bir çıkmaz. Hayatımın anlamı kesinlikle özgürlüktü. Çünkü ben bu hayatı başka türlü yapamayacaktım, benim için başka türlüsü yoktu. Ruhum özgür olmalıydı ve bu pazarlık konusu değildi. Instagram hesabımdaki bireysel özgürlük etiketi bu nedenle orada, bu nedenle bu konuda bir yazı programı tasarladım. Ve daha pek çok şey.
İkinci kavrayış
Hayat bir okul, nefes aldığımız her an öğrenmeye devam ediyoruz ve gözlerimizde perdeler, benliğimizde katmanlar var. Yolun bir yerinde şunu fark ettim: Aslında özgürdüm. Bunca çaba, kan, ter, gözyaşı - hepsi gerçekti ama aslında özgürdüm.
Glennon Doyle, Untamed kitabında bir arkadaşının deneyimini anlatıyor. Bir yoga dersinde, havasız bir odada, midesi bulanıp tansiyonu düşene dek öğretmenin direktiflerine uyarak pozları yapmaya çalışan arkadaşı azmedip dersi tamamlıyor. Geriye baktığında şöyle diyor, "neden o havasız odada kendimi tüketene kadar kaldığımı bilmiyorum, kapı kilitli bile değildi."
Kapılar kilitli değildi. Kuş gibi hafiflemem gerekirdi ama özgürlüğün ağırlığını ilk kez bunu anladığımda hissettim. Özgürdüm. Değişecek bir koşul, söylenecek biri, beklenecek bir adım kalmamıştı. Her şeyi yapabilirdim ve bundan daha korkutucu ve muhteşem bir şey yoktu.
Kapılar kilitli değil, hayatımızı tehdit eden bir baskı ortamında yaşamıyorsak kimse bizi zorla bir yerde tutmuyor, hiçbir koşul önümüzde gerçek bir engel değil. Peki neden havasız odalarda tükenene kadar kalıyoruz?
Üçüncü kavrayış
Kalma özgürlüğümüzü kullandığımız için kalıyoruz kilitli olmayan odalarda. Risk almadığımız için özgür olmadığımıza inanıyoruz. Bilincimizle yapmıyoruz bunu, benliğimizin derinliklerinde katmanlar var. Koşullanmalar, bizi kısıtlayan inançlar, korkular, doğrular, yanlışlar, sevilme ve kabul görme isteği. İnsanız çünkü. Kendimizi suçlamamız yersiz, başka türlüsü olamaz.
Artık konu "cesaret". Ve asıl soru şu, özgürlüğümüz için risk almaya cesaret edecek miyiz? Hangi riskleri alabiliriz? Neyi göze alamayız, neyi gözden çıkarabiliriz? Her seçim bir risk. Hikaye anlatıcılığının evrensel kurallarından biri şöyle der; bir iyi ve bir kötü seçenek arasında yapılan seçim gerçek bir seçim değildir, insan doğası gereği kendi için daima iyi olanı seçer. İki iyi veya iki kötü seçenek arasında gerçek bir seçim yapmak zorunda kalır insan. Ve orada risk vardır, önemli bir şey tehdit altındadır.
Risk almamama özgürlüğümüz var, risk alma özgürlüğümüz olduğu kadar. Seçim yapma ya da yapmama özgürlüğümüz var. Bir şeyleri gözden çıkarma ya da çıkarmama özgürlüğümüz var. Hiçbir dış koşul bu resimde gerçek bir engel değil. Olduğun yeri terk edip beş parasız sıfırdan başlama özgürlüğün var, ama bu bir risk. Önemli bir şey tehdit altında. Deneyecek misin? O ilişkiyi bitirme özgürlüğün var, neleri gözden çıkarman gerek? İstifa edip yepyeni bir şey deneme özgürlüğün var, banka hesabının dolmasını beklemeden - ama bu da bir risk. Göze alacak mısın? Neyi yapmazsan ruhun huzur bulmaz, neyi idare edebilirsin? Neyi erteleyebilirsin, neyden vazgeçebilirsin? Kendinden vazgeçersen devam edebilir misin? Cesaret etmek zorunda değilsin, kendi kişisel devrimlerini yapmama özgürlüğüne de sahipsin. Bekleyebilirsin, deneyebilirsin, hiç denemeyebilirsin, Sana tavsiyem kendine şu soruyu sorman: Ruhun ne istiyor, nasıl devam edebilirsin? Yanıtlar ve çözümler yalnızca sende. Ve bundan daha korkutucu ve muhteşem bir şey yok.
Yazı Çalışması: Kişisel Devrimlerim
Hangi konuda özgürleşmeye ihtiyacım var?
Neye cesaret etmiyorum?
Hangi riski almıyorum?
Yapacağım seçim hayatımda hangi önemli şey(ler)i tehdit altında bırakıyor?
Seçim yapmazsam hangi değer(ler)im tehdit altında kalıyor?
Hangi seçim beni ileri götürür?
Ruhum ne istiyor, nasıl devam edebilirim?
Gözlerini kapat, yavaşla, nefes alıp verişini hissetmeye başla. Dengelenip odaklandığında gözlerini aç, yukarıdaki soruları kendine sor ve yanıtlarını düşünüp planlamadan, kalemini serbest bırakarak yaz. Yazdıklarını kimseyle paylaşma, yalnızca kendine sakla. Ve yanıtların ne olursa olsun özgür olduğunu unutma. Bekleyebilirsin, nefes alabilirsin; hazır olduğunda, yavaş yavaş, sabırla, şefkatle ilerleyebilirsin.
Kendinle kalmaya devam et, yanıtları yalnızca kendinde ara. Buraya kadar geldiğin için; bugüne kadar attığın her adım, yaptığın her seçim için kendini kutla. Çünkü hepimiz gibi sen de eşsiz ve çok özel bir ruhsun. Kutlanmayı sonuna kadar hak ediyorsun. İyileştirici bir yolculuk olması dileğiyle...
Bu bir interaktif günlük.
Şimdi aşağıdaki butona tıklayarak günlük yazmaya başlayabilirsin. İstersen yazını bana ulaştırabilir, yayınlanmasını talep edebilirsin. Yazını paylaşmak istemezsen, kendi özel günlüğüne yazabilirsin. Kendinle buluşup iyileştirici bir yolculuğa çıkmak için rahatsız edilmeyeceğin bir köşe bul, istersen bir mum yak, güzel bir müzik aç ve yazmaya başla.
Bu paylaşımlar yalnızca bana ulaşır, gizliliğe saygı prensibiyle aramızda kalır, yayınlamak tamamen sana ait bir tercihtir.
Commentaires