Sözcüklerin gücüyle iyileşmen için 3 etkili yöntem & yazı pratiği.
"Seçtiğimiz her sözcük bir titreşim yayar. ‘Savaş’ sözcüğü, ‘barış’ sözcüğünden farklı bir titreşime sahiptir. Dikkatle seçilen sözcükler, bilincimizi ve tüm varoluşumuzu yükseltir.” G. Deoudis

Hayatımızı ve kendimizi dönüştürmek, iyileştirmek için kullanabileceğimiz en güçlü araçlardan biri "sözcükler". Sözcüklerini bu amaçla kullanabileceğini biliyor musun? Peki bunu nasıl yapabileceğini biliyor musun? Ben buna sözcüklerle büyü yapmak diyorum. Bugünden itibaren sözcüklerini iyileştirici bir güç olarak kullanabilirsin. Ve bu ruhunu okşayan, sana çok iyi gelen, mutluluk veren çok güzel bir günlük ritüel olabilir.
Bunu nasıl yapabileceğini keşfetmek için okumaya devam et. Yazının sonunda sana çok etkili 3 yöntem ve her biri için çok keyifli birer yazı çalışması önereceğim.
"Başlangıçta söz vardı, her şey sözden yaratıldı."
Kadim öğretiler, dinler, ezoterik yaklaşımlar sözün yaratım gücünü ve büyüsünü yüzyılladır anlatıyor. Hindu kültüründe Tanrı "ana yaratıcı sözcük" anlamına geliyor. Tibet kültürü tüm evrenin tek bir sözcükten (Om) yaratıldığına inanıyor. Afrika kültürleri dudaklardan serbest bırakılan sözcüğün primal yaratım gücü yaymaya başladığını, yenileyici onarıcı ve üretici güce sahip olduğunu anlatıyor. İlk kez kadim kültürlerde şamanlar bir korkuyu yenmenin ve üzerimizdeki gücünü kaybetmesinin yolunun "korkulan şeyi sözcüklerle tanımlayıp isimlendirmek" olduğunu anlatmış. Bugün psikolji bilimi bize "duygunu tanımla" diyor.
Bugün pozitif bilim, sözcüklerin beden ve beyin kimyamızı dönüştürdüğünü kanıtlıyor. Psikoloji ve nöroloji bilimi düşüncelerin ve sözcüklerin kendimize ve hayatımıza dair algımızı şekillendirdiğini, beynimizde belirli nöral yollar oluşturduğunu, gerçeklik algımızı yarattığını araştırmalarla ortaya koyuyor.
Şöyle düşün, sözcüklerin taşıdığı çağrışımlar var. Her sözcük, kendine özgü bir titreşim ve frekansa sahip. Sözcüklere olumlu veya olumsuz anlamlar ve çağrışımlar yükleriz ve bu çağrışımlar üzerimizde güçlü etkilere sahiptir. Kimi sözcükler rahatlama, kimileri ise klostrofobik duygular uyandırır. (*Sympathetic Vibratory Physics at Pond Institute, Prof. Jeremy Pfeiffer / Anne Klingler, PowerWords )
Deneyelim: Şimdi biraz dur, kendine dön, nefes alıp verişini hisset, yavaşça nefes alıp verirken şu sözcükleri içinden söyle, her birine sırayla birkaç saniye odaklan. Sözcüklerin içinde uyandırdığı duyguyu ve bedenine etkisini, yani bedeninde uyandırdığı hisleri fark et.
Işık, karanlık, ağır, hafif, kolay, zor, sevgi, nefret, gurur, huzur.
Sözcükler, sesle ifade edilmediğinde ve yalnızca düşünüldüğünde de onları hissederiz. Biyolojimiz, beyin ve beden kimyamız değişmeye başlar.
Deneyelim: Okumaya devam etmeden düşün ve fark et. Kendini tanımlarken hangi sözcükleri kullanıyorsun? Kendini içinden yargılıyor musun, destekliyor musun? Olumlu/olumsuz sözcüklerin sana kendini nasıl hissettiriyor?
"Tek bir sözcüğün, fiziksel ve duygusal stres tepkisini düzenleyen gen ifademizi etkileme gücü var." Andrew Newberg / Robert Waldman
Bilim olumsuz iç diyaloğun anlık stres tepkisini tetiklediğini ve uzun dönemli anksiyeteye neden olduğunu kanıtladı. Zihinde sürekli tutulan olumsuz düşünceler stres hormonu salgılamamıza neden oluyor ve duygu halimizi belirliyor. Böylece belirli şekillerde davranıp 'hayatımız' dediğimiz gerçekliği oluşturuyoruz. Stresliyken farklı şefkatliyken farklı bir evrendeyiz. Sözcükler kişliğimizi, davranışlarımızı yani tüm hayatımızı belirliyor. Bu somut bir gerçek. Peki onları iyileştirici bir güç olarak nasıl kullanacağız?
Tibet dilinde “suçlu” anlamına gelen bir sözcük yoktur. Mevcut en yakın ifade, “bundan sonra farklı davranma kararı veren akıllı pişmanlık” ifadesidir.
Yöntem 1: Sözcükleri kendi aleyhine kullanma
Don Miguel Ruiz, Dört Anlaşma kitabında "sözlerinde saf ve günahsız ol" diyor. Ruiz'e göre günah, kendi doğamıza karşı yaptığımız her şeydir. Günahsız olmak da davranışlarımızın sorumluluğunu almak ve bunu yaparken kendimizi yargılamamak, suçlamamak demek. Bu andan itibaren bu prensibi uygulamaya başlayabilir misin?
Yazı Pratiği:
Bugünden itibaren kendini suçlayan, yargılayan, etiketleyen (örneğin tembel, yavaş, düşüncesiz, bencil, iradesiz vb. etiketler) cümleler kullanmayı bırak. Kendini yargıladığını her fark ettiğinde kendine şefkatli ve anlayışlı bir cümle söyle, bu cümleyi yazıya dök.
Şu 3 adım zamanla kendine bakış açını dönüştürmeni sağlar:
Yazdığın şefkatli cümleleri bir günlükte ya da not defterinde biriktir.
Biriktirdiğin cümleleri sık sık oku veya içinden tekrarla.
Mekanik bir okuma ve sözlü tekrar yerine bu cümleleri hisset, kalbinde hissederek oku ve söyle, kendi sözlerinin etkisini hissetmek için kendine izin ver.
Yöntem 2: Sözcüklerle Simya
Sözcüklerin gücünü kullanmanın sırrı onları "hissedebilmek". Sözcüklerle simya yapmanın anahtarı duyguları uyandırmak, hissedebilmek. Böylece sözcüklerle büyü yapabiliyoruz; yani ruh halimizi, duygu tonumuzu, hayatımızın radyo kanalını değiştirebiliyoruz. Çok daha yüksek bir bilinç, farkındalık ve varoluş haline geçebiliyoruz. Günlük hayatımda her gün uyguladığım, çok büyük faydasını gördüğüm ve çok keyif aldığım bir yöntem bu. Olumlu bakış açılarını beslemenin ötesinde kendimize sevgimizi ve minnet duygumuzu ateşleyen çok güçlü bir pratik. Hem sözlü hem yazılı uygulamanı öneririm. Bu çalışmaya sesinin titreşimini de katmak etkiyi katlıyor. Bir de şunu bilmen önemli: Sözcükleri kullanma şeklimiz, hatta sözcüklerin dizilimi ve sırası onların üzerimizdeki etkisini ve gücünü çoğaltıyor.
Yazı Pratiği (+sözlü pratik):
Şefkat, sevgi, güven, huzur vb. sana iyi gelen bir duygu seç ve ona odaklan, onu hissetmeyi dene. (Bunun için sana iyi hissettiren bir anını hatırlayabilirsin.) Biraz bu duyguyla kal, istersen gözlerini kapat, nefes alıp verişinle bu duyguyu biraz hisset.
Ardından hissettiğin duyguyu her zaman yaptığından daha yoğun ifade ederek, duygunun -bedenin ve ruh halin üzerindeki etkisini de tasvir ederek- yazmaya başla. İfadelerini ‘köpürt, büyüt, çoğalt’. Örneğin, "kendimi iyi hissediyorum" demekle kalma ve devam et, "kendimi öyle iyi hissediyorum ki... tüm bedenim şimdi daha hafif, içim daha aydınlık ve bu aydınlık bana çok iyi geliyor..." vb. Yazdıktan sonra cümlelerini yüksek sesle de söyle, içinden spontane cümleler eklemek gelebilir, sakın kendine engel olma ve devam et. Devam ettikçe ruhunun yükseldiğini fark edeceksin.
Sözcükleri bu şekilde kullandıkça onların gücünü hem iç dünyanda hem de bedeninde hissetmeye; kimyandaki değişikliği fark etmeye başlayacaksın.
Yöntem 3: Olumlu çerçeveden ifade (Reframing)
Kendimizi ve yaşadığımız deneyimleri anlatırken çoğu zaman oto-pilottayız, zihnimiz ve bilinçaltımızda kayıtlı şablonların etkisiyle konuşuyoruz ve bunu fark etmiyoruz bile. Örneğin, şöyle cümleleri çok sık kullanıyor musun? Kendime hiç zaman ayıramıyorum, bilmiyorum, yapacak bir şey yok, ne yapsam olmuyor... Bugünden sonra kendini, yaşadığın durumları ve deneyimleri anlatırken onları yeni olumlu bir çerçevede ifade etmeye başla. Nasıl mı?
Yazı Pratiği:
Sorunu değil hedefi ifade et: Sık sık tekrarladığın olumsuz durum ve sorunlardan birkaçını not et ve bu cümleleri "sorunu değil hedefi söyleyerek" yeniden yaz. Sık sık hatırla, tekrarla, bugüne dek sorunu ifade eden cümleleri hayatının parçası haline getirdiğin gibi artık hedefini ifade eden cümleleri hayatının parçası haline getir.
-Kendine hiç zaman ayıramadığını tekrarlıyorsan neyi yapamadığını tekrarlamak yerine hedefini, yani kendine daha çok zaman ayırmak istediğini yaz, söyle ve sık sık tekrarla.
-Başarmak istediğin bir konuya dair sorunları tekrarlıyorsan, sorunların büyüklüğünü ifade etmek yerine başarmak istediğin vizyonunu yaz, söyle ve sık sık tekrarla.
-Yapamadığın bir şey hakkında sık sık yakınıyorsan, nasıl yapamadığını ifade etmek yerine nasıl yapabileceğini, gücünü ve bu güçle neler yapabileceğini yaz, söyle ve sık sık tekrarla.
Bu 3 yöntemi bağlılıkla uygulayıp hayatına katarsan kendine bakışının, kendine sevginin ve hayatının mucizevi şekillerde değişip dönüşmeye başlayacağına inan. İyileştirici bir yolculuk olması dileğiyle...
Bu bir interaktif günlük.
Şimdi aşağıdaki butona tıklayarak günlük yazmaya başlayabilirsin. İstersen yazını bana ulaştırabilir, yayınlanmasını talep edebilirsin. Yazını paylaşmak istemezsen, kendi özel günlüğüne yazabilirsin. Kendinle buluşup iyileştirici bir yolculuğa çıkmak için rahatsız edilmeyeceğin bir köşe bul, istersen bir mum yak, güzel bir müzik aç ve yazmaya başla.
Bu paylaşımlar yalnızca bana ulaşır, gizliliğe saygı prensibiyle aramızda kalır, yayınlamak tamamen sana ait bir tercihtir.
Merhaba, yazı pratiklerini uygularsanız burada kendi ritüelinizi ve deneyiminizi paylaşabilir ve hepimize ilham verebilirsiniz. Ayrıca bana sorularınız olursa yorumlarda sorabilirsiniz💛