Dün Instagram hesabımda kısacık bir yazı paylaştım. Gerçekleştiremediğimiz hayallerimiz ve hedeflerimizle ilgili. Ruhumuzun çağrısını duysak da harekete geçememekle ilgili. Müthiş ışığımıza ve potansiyelimize rağmen yerimizde saymamız ve köşeye sıkışmamızla igili. Böyle yaşamayı seçmemekle ilgili.
Pek çoğumuzun aynı yollardan geçtiğini biliyorum. Bu kısır döngüden çıkmak mümkün; sadece mümkün değil gerekli. Hayatımız buna bağlıymış gibi. Gerçekten bağlı çünkü. Bu nedenle bu haftanın kalp günlüğü konusu "yeniden başlamak." Çünkü köşeye sıkıştığımızda yapmamız gereken şey bu. Gerekirse her gün yeniden ve defalarca. Zor da olsa, imkânsız da olsa. Çünkü ölüp ölüp yeniden doğamamak kadar insanı yoran, yıpratan, kurutan bir şey yok.
Bir insan kaç kez yeniden başlayabilir?
Sayısız kez. Kendimden örnek vereyim:
Hayalim yazar olmaktı.
2001, marka temsilcisi olarak reklamcılığa adım attım. (yazmak söz konusu değildi, düşünmedim bile, asla cesaret edemezdim; reklam aklımdaki tek alandı, travma sonrası ruh halimle meslek seçecek durumda değildim.)
2006, (yazar olmaya korktuğumdan) stratejist olarak çalışmaya başladım. Yeni bir dünya.
2008, (kitap yazmaya cesaretim olmadığından) reklam yazarı olarak çalışmaya başladım. Yine yeni bir dünya.
2010, (ayrılacakken para için, tercih edilmek gururumu okşadığından ve kitap yazmaya cesaretim olmadığından) reklamda yöneticiliğe geri döndüm.
2012, anksiyete ve panik atakla mücadelemin on ikinci yılında, korkularıma rağmen, sonunda o büyük kararı vererek reklamcılık mesleğini bıraktım (kitap yazmak için tabii).
2012, reklamda yöneticiliğe geri döndüm (Cesaretim kısa süreliymiş. O kısacık arada ne oldu? Hiç durmadan yazmaya çalıştığımı hatırlıyorum.)
2014, reklamcılığı gerçekten bıraktım, kendi iç yolculuğum başladı.
2014-2016, kitap yazdım (birikimim, güvencem, param yoktu. Yetişkinlere yazacaktım, üçüncü sayfada fark ettim ki çocuklara yazıyorum. Dünyam değişti.)
2016, ilk kitabım yayınlandı, "yazar" oldum. Dünyam yine değişti. *Hayatın en büyük hediyelerinden biri.
2017-2019, diğer kitaplarım yayınlandı. Beklenmedik biçimde Mindvalley eğitim gruplarına kapalı devre destek vermeye başladım. Dünyam - sözgelimi ve sözlük anlamıyla - "anlatılmaz yaşanır" diye ifade edebileceğim biçimde tekrar değişti. *Hayatın en büyük hediyelerinden biri. Yanında akmayan şeyler.
2020, kitapları bir kenara bıraktım, 2014'ten beri üzerinde çalıştığım mindfulness öğretisi temelli Nowanda ugulamasında yer aldım. "Milyon dolar verseler yapmam" dediğim şeyi yaptım ve sesimi profesyonel olarak kullanmaya başladım. Taşlar tekrar yerinden oynadı. Dünyam yine değişti. Müthiş bir deneyimdi.
2020-2021; 'çözdüm' sandığım konular, bir süreliğine gizlenmiş hayaletler gibi su yüzüne çıktı. Mental sorunlarla (bir yandan da başka büyük sorunlarla) dolu çok zor aylar geçirdim. Yine ve yeniden başka bir dünya. Ve sonra hiçbir şey akmadı.
2021, beklenmedik olaylar sonucu yazı eğitimleri vermeye başladım, yazı gruplarım oldu. Bir kez daha dünyam değişti. Muhteşem şeyler oldu. *Hayatın en büyük hediyelerinden biri. Ve yanında akmayan çok şey…
2022, 2020 ve 2021'le karıştırıyorum, o derece - biz ne yaşadık?
2023, tüm kitap sözleşmelerimi iptal ederek yayın haklarını geri aldım. Kitaplarım, farklı biçimde yeniden doğacak. Bir yeni kitap tamamladım, birini daha tamamlıyorum. Nowanda uygulamasındaki varlığım değişiyor. Ve artık akmaya çalışan şeyler...
2024, akmaya başlayan çok şey... Kendi yolumu ve "şu an" ne istediğimi biliyorum. Ve nereye gittiğim konusunda hiçbir fikrim yok.
Ve burada bahsetmediğim daha onca detay, olay, deneyim, kriz, mucize...
Neden yeniden başlayalım?
Reklamcı olarak kalabilirdim. Başarılı, varlıklı, tanınmış ve mutsuz bir ajans ortağı olabilirdim. Ellerim titreyerek reklam yazarlığını denemeyebilirdim. Hiç kitap yazmayabilirdim. Yazsam da yayınlatmayabilirdim. Anlatacak hikayem olmadığına inanmaya devam edebilirdim. Mindfulness dünyamı kendime saklayıp kimseyle paylaşmayabilirdim. (Hayatın sağlıklı devamı için anaokulundan başlayarak öğretilmesi gereken bu temel yaşam becerisi, yeterince bilgi sahibi olmayanların bakış açısıyla, bir edebiyat yazarının "kişisel gelişimci" olarak etiketlenip yargılanmasına neden olabilir ne de olsa.) Sesim titreyerek o dublaj stüdyosuna girmeyebilirdim. Mindvalley platformunda, binlerce kişinin önünde o dönem "utanç verici" bulduğum o videoları yayınlamayıp o canlı yayınları yapmayabilirdim. Erken kaybettiğim bir dostuma hazırladığım, hiçbir hedefim olmadan, günün birinde yalnızca içimden geldiği için yayınladığım yazı çalışmalarının ardından, insanlarla kalpten bağlar kurmak için bir yazı grubu açmayabilirdim. Tüm kitap sözleşmelerimi iptal etmeyip her şeyi olduğu gibi ve olduğu kadar bırakabilirdim. Bunları yapmasaydım da ben yine hayalleri ve özlemleri olan iyi bir insan olurdum. Ama hayatım "daha az üretken" olurdu. Hayatım "bence daha yavan, amaçsız ve benden uzakta" olurdu. Ben "daha az ben" olurdum. Başka biri olurdum; yine iyi biri olurdum, başarılı da olurdum, hatta mutlu bile olurdum ama bugün olduğum kişiye benzeyen biri olmazdım. Ve ben bunu istiyordum, bugün olduğum kişiye benzeyeni - onu tahayyül edemesem de. Her şey çözüldü mü, her şey muhteşem mi oldu? Hayır, öyle olmadı. Ama çok şey oldu. Dizlerimin üzerine çöktüğüm sayısız andan daha fazla muhteşem şey.
Yeniden başlamak ifadesi hafif kalır. Ölüp ölüp yeniden doğmak. Defalarca. Değişim sözcüğü hafif kalır; varlığımın her hücresinde tepeden tırnağa metamorfoz. Sizce kolay mıydı?
Bunları neden anlattım?
Şunları söylemek için (çünkü birebir yaşayarak öğrendim):
"Yeniden başlamak" verilecek bir karar değil, hayatın kaçınılmaz gerçeği.
Bazı yollar açılmayacak. Ne yapsak olmayacak. Ama sayısız yan yol var.
Yeniden başlamak, her şeyi çöpe atıp yeni bir şey denemek değil. Sihirliği bir ağ örülüyor. Açılmayan yollar, açılacak yolların önkoşulu.
Yeniden başlamak, zaten inşa ettiğine yeni bir şekil vermek demek olabilir.
Her neyi yapamayacağımızı düşünüyorsak, yapabiliriz. Laf olsun diye değil, tam bir kesinlikle. Ve olaylar *daima* öngörülemez biçimde gelişecek.
Deneyimler hayallerin de ötesine geçiyor, planlamak mümkün değil. "Hayallerin ötesinde iyi sonuçlar almaktan, bir numara olmaktan, ünlü olmaktan, fenomen olmaktan, milyarder olmaktan" bahsetmiyorum. Şundan bahsediyorum: Dünyaca ünlü bir yazar olmadım ama kitaplarıma ömür boyu unutmayacağım güzellikte dönüşler aldım, Mindvalley'de ve yazı grubumda sözcüklerin yetmeyeceği güzellikte bağlar kurdum, yolculuğum öngöremeyeceğim müthiş patikalardan geçti, bunun gibi şeyler...
Harekete geçmemek uzun yıllar kaybettiriyor - bazen bir ömür. "Olacağı varsa olur" deyip geçemeyiz. Her şey bize bağlı.
Hayalimiz için adım atmasak da öğrenilecek dersler alternatif yollarda öğreniliyor. Kaçış yok. Yapacağımız tek seçim "sevilen, hayal edilen, tutkuyla ve aşkla istenen, bizi heyecanlandıran, kalp atışımızı hızlandıran, ruhumuzu ateşe veren" o yoldan mı yoksa diğer yollardan mı gideceğimiz. Bu seçim bize kalmış.
Kendimizi, becerilerimizi, yeteneklerimizi sorgulayarak zaman kaybediyoruz. Belli bir birikimle, bir yerden başlamak gerek. Olduğumuz yerde durarak ilerleyemeyiz - bu cümlenin yazılı ifadesi bile sorunlu, o derece mümkün değil.
Kendi evrenimizin merkeziyiz ama dünyanın merkezi değiliz, "en önemli şey" biz değiliz, hata yapmamız pek kimsenin umrunda değil. Ama bizim umrumuzda; denemezsek pişman olacağız. Denersek bizden büyük bir şeye faydası dokunacak.
Üretmeden, kendimizi gerçekleştirmeden tatminkar bir hayat yaşayamayız. Nokta.
Eksiksiz hepimizin müthiş bir ışığı ve potansiyeli var. Buna defalarca, binlerce (söz gelimi değil, gerçekten binlerce) insanda, kesinlikle yanılmadığımı bilecek netlikte, kapalı platformlarda gerçek ve somut deneyimlerle tanık oldum. Her kim kendini yetersiz hissediyorsa boşuna. Doğru alanlarda, her birimizden, her an ve sürekli olarak, ışıltılı altınlar dökülüyor. Kendimizi boşa harcamayalım.
Bizi yargılayanlar olduğu kadar ve onlardan kat kat fazla, bizi kendi elleriyle - ve bundan hiçbir çıkar elde etmeden - yukarı çıkaranlar var. Henüz onları bulamamış olabilirsiniz ama varlar. Onları bulup onların olduğu ortamlarda yeşermeye bakın.
Her şeyi göremiyoruz, bu mümkün değil. Kendimizi, insana değer veren, hayatı yargılamak yerine büyütmeyi prensip edinmiş olanların aynalarında, onların gözünden görmeye ihtiyacımız var. Bu olduğunda önce inanmayacağız. Yalan söylediklerini, iltifat ettiklerini düşüneceğiz. Oysa onlar gerçeği söylüyor. Onlara inanalım. Ve onlardan öğrendiklerimizi, kendi tarzımıda başkalarına hediye edelim. Biz de insanları yükseltip hayatı büyütmeyi prensip edinelim. O zaman yol çok daha güzel ve kolay.
Hissettiğimiz boşluk, umutsuzluk ve karamsarlık şartlarımızdan dolayı değil - kendimizle olan kopukluğumuzdan. Bizi biz gibi hissettirecek şeyleri arayıp bulalım.
Denemeden (ya da birkaç denemede) vazgeçip risksiz ve ruhsuz hayatlar yaşamayalım.
Gerekirse her gün yeniden başlamaktan korkmayalım, bunu gözümüzde büyütmeyelim. Bilelim ki kaçış yok. Ne yaparsak yapalım, her şey değişecek.
Yeniden başlamak için, ne yapacağımızı bilmemiz gerektiğine inanmayı bırakalım. Hiçbir zaman bilmeyeceğiz. *İçimizdeki isteğin* bize yaptırdıklarını yapalım, onun bizi götürdüğü yerlere gidip bir bakalım. Bazıları hiçbir yere varmayacak. Her şeyin hemen ve planladığımız şekilde olması gerektiği yalanını bırakalım. Öyle olmayacak. Ama *hissederek* ilerlersek yollar hayal edebileceğimizden de güzel yerlere çıkacak.
Yeniden başlamak rafa kaldırılmış bir projeye geri dönmek, ne zamandır arzulanan bir adımı atmak, birkaç yıldır açılmayan kapıları zorlamayı bırakıp yeni bir yol denemek olabilir. Yeniden başlamak, zaten yaptığımız şeyi ilk kez gerçekten sahiplenmek olabilir. Yeniden başlamak, aynı şeyi yeni bir tarzda söylemek olabilir. Yeniden başlamak, hayatımızda büyük ve zorlu bir değişiklik yapmak demek olabilir. Yeniden başlamak, aynı yolda şerit değiştirmek ya da küçücük bir adım atmak demek olabilir. Yeniden başlamanın anlamı, her birimiz için farklı olabilir. Hepimiz için aynı olan gerçek ise, bu sayede sıkkştığımız yerden çıkacağımız.
Yeniden başlamaya ihtiyacımız varsa, bunu hissederiz. Bizi sıkıştığımız yerden çıkaracak olanın bu olduğunu biliriz. Yine de yapmayız bazen, ya da defalarca dener ve yapamayız. Panzehirimiz "hissetmek", eksik parça bu. Hissetmeyi alışkanlık haline getirmek. Ve "kendi gerçeklerimizi keşfetmek".
Kalp Günlüğü
Rahatsız edilmeyeceğin sessiz bir yer bul, dikkatini dış dünyadan kendine çevir ve biraz kendinle kal...
Yazmaya başlamadan kısa ama çok güçlü bir deneyim yaşamanı istiyorum. Bunu yapman çok önemli çünkü bu çok şeyi değiştirecek. Bu deneyim göz ardı ettiğin bazı duyguları uyandıracak, göremediğin gerçekleri görmene yardımcı olacak.
Hisset
İstersen sessizlikte, istersen sevdiğin bir müzik eşliğinde gözlerini kapat, ellerini kalbinin üzerine koy ve kendini - bu ana kadar gelmiş olan sen'i - bütünüyle hissetmeyi dene. Tüm ruhunla, bedeninle, hücrelerinle. Mücadelelerini, başardıklarını, yaşadıklarını, tüm bunları mümkün kılan gücünü, dirayetini, dayanıklılığını, hayatlara dokunduğun anları, "yapabildim" dediğin anları hissetmeyi dene. Hissedene kadar yerinden kalkma.
Yazmaya Başla
Aşağıdaki yazı tetikleyicilerinin sendeki yansımalarını, duygu ve düşüncelerini planlamadan, serbest yazımla, hissederek yazmaya başla.
*Tetikleyicilerin altındaki yönlendirme sorularını ihtiyacın olursa kullanabilir veya onlara yönelmeden özgürce yazabilirsin. Yazmak istemezsen çizebilir ya da kendini fotoğraflarla ifade edebilirsin. Hayal gücünü serbest bırak ve kendi dünyanın kaşifi olmaya başla
1-Vazgeçmiyorum, yeniden başlıyorum.
Neye, neden, bu sana nasıl hissettirir, ne yapabilirsin?
2-Yürümek istediğim yol...
Nasıl bir yol, neden, orada ne var, değerlerin?
3-Başka türlüsünü istemezdim..
Ne o, neden, sana ne kattı?
4-Açılmayan yolun?
Yan yollar ne olabilir?
5-Benim ben olmam için....
Bu kısımda soracağım bir soru yok, sözü sana bırakıyorum.
Kendi ışıltılı altınlarını bulacağın iyileştirici bir yolculuk olması dileğiyle.
Comments