
"Mutluluğun iyileştiremediği şeyi hiçbir ilaç iyileştiremez." - Gabriel Garcia Marquez
Mutlu musun?
Yıllar önce, reklamcılık sektöründe bir orta seviye yöneticilik pozisyonu için, İstanbul'daki Kanyon alışveriş merkezinde ilgili kişiyle bir şeyler içmek ve iş görüşmesi yapmak için buluşmuştum. Beraber çalışırsak patronum olacak olan bu kişinin bana ilk sorduğu soruydu "mutlu musun?"
"Hayır" yanıtının bir ışık çakması gibi zihnimde belirip kaybolduğunu hatırlıyorum. Ardından ışık hızında yanıtlamıştım soruyu, "evet." Ve sonra yüzümde yapay bir gülümsemeyle her şeyin yolunda gittiğine ve hayatımdan memnun olduğuma dair birtakım sözler gevelemiştim. Oysa anksiyetenin doruklarında yaşıyordum, her şeyi bırakıp kitap yazabileceğim bir hayat yaşamamın mümkün olmadığını düşünüyordum, bu düşümce kalbimi kırıyordu ve aday olarak başvurduğum o işi de istemiyordum. Bunları itiraf edecek değildim tabii. Bu, hayata dair başarısızlığımın itirafı olurdu. Hem yersiz hem de utanç verici bir itiraf... Çoğunluğun yapacağı şeyi yaptım ve suya sabuna dokunmayan yapmacık sözlerle soruyu geçiştirdim. O an bende iz bıraktı çünkü daha önce kimse bana, gözlerimin içine bakarak bu soruyu sormamıştı. O kişiye teşekkür ederim.
Ben de sana soruyorum: Mutlu musun?
Mutluluk sence ne? Ayaklarının yerden kesildiği coşku anları mı? Yoksa daha yumuşak, huzurlu ve sessiz bir şey mi? Belki de mutluluğun tek bir tanımı yoktur, yaşadığımız ana, olduğumuz kişiye ve hayattan beklentimize göre değişiyordur.
Şu an, bu sözlere dair içinden bir şeyler geçiyor olmalı; belki sözcükler, belki anlar, belki duygular... Yazıyı okumaya biraz ara verip, şu an içinden geçenleri not etmek ister misin?
Bu küçük giriş pratiğinin ardından, bu yazının konusu olan soruya gelelim. "Nasıl mutlu olurum?" sorusunun yanıtını kitaplarda değil iç dünyamızda arayacağız; onu düşünerek değil hissederek bulacağız; aslında 'keşfedeceğiz'. Yanıtlar, hepimiz için farklı ve bize özgü olacak.
Meşhur bir akademik araştırma, piyangoyu kazanan kişilerin mutluluğunun ve sevdikleri birini kaybeden kişilerin acısının ortalama altı ay içerisinde benzer seviyelere gelerek ortak bir çizgide buluştuğunu söyleyerek mutluluğun dış koşullara bağlı olmadığı savını kanıtlıyor . Harvard Üniviersitesi kaynaklı bilimsel bir araştırma, hayata karşı tavrımızın, sevdiklerimizle kurduğumuz bağların ve yakınlığın ve "fayda yaratma" hissinin mutluluğun temel bileşenleri olduğunu gösteriyor. Nörobilim, düşüncelerimizin mutluluk hormonu seviyelerimize birebir etki ettiğini kanıtlıyor.
İnsanlığın mutluluğa dair birikiminin meyvesi olan bu bulgular bu yazının konusu değil. Öğretmeyi değil ilham vermeyi; yanıt vermeyi değil soru sormayı; bilgilere değil duygulara ulaşmayı seviyorum. Yanıtlarımızı içselleştirmek, "hissetmek"; benliğimizin karanlık köşelerinde bekleyen gerçekleri gün ışığına çıkararak onlarla 'yaşamaya başlamak' için. Genişlemek, hafiflemek, inanç tazelemek, iyi hissetmek ve kalıcı bir zihniyet dönüşümü için.
Kalp Günlüğü
Şimdi, bu keşif yolculuğunda bizim için pusula görevi görecek ve kutup yıldızımız olacak dokuz tanımla seni yönlendirmeye başlayacağım.
Her tanımın ardından, sana yönelteceğim sorularla konuya çeşitli açılardan yaklaşmana yardım edeceğim. Bu sorular seni zihin stratejilerinin ötesinde gerçek bir yerlere götürecek.
Amacımız karanlık köşelerde saklı parıltıları görmen, kendine dönüp bakabilmen, hafiflemen, duygularını uyandırıp "hissetmen" ve mutlu olmanın sana özgü yollarını keşfetmen. Bu sorular üzerine düşünüp planlamadan, serbestçe yazmaya başlayacağız ve bu sihirli bir yolculuk olacak.
Bu yazımı günlere yayabilir, kendinle kaldığın ve rahatsız edilemeyeceğin zamanlarda yapabilirsin. Her yazım için ortalama on dakika ayırman yeterli.
Hazır mısın?
Şimdi biraz yavaşla, gözlerini kapat ve yazmaya başlamadan sakince birkaç kez nefes alıp ver, nefes aldığını hisset... Ardından aşağıdaki soruları düşünüp planlamadan, serbestçe yanıtlamaya başla. Yazarken içinde uyanan duyguları fark et ve onların da kağıda dökülmesine izin ver.
Mutluluk nedir, ne değildir?

Desteklendiğin, güvende ve mutlu olduğun bir anı hatırla, hisset.
Duygularını tasvir et ve anlat.
Bu duyguyu istediğinde yeniden uyandırabilir misin?

Yedi gün yirmi dört saat, kesintisiz mutlu ya da mutsuz olduğun aylar veya yıllar var mı? Mutluluğun geçici ya da kalıcı değil "anlık" olduğu gerçeğini hatırla.
Sana multuluk, keyif ya da huzur veren anları sırala. İçlerinden birini hisset.

Şartlarımız değişmeden duygularımız değişir.
Seni mutsuz eden düşünceleri not et. (Yapamam, başaramam, değişmeyecek vb.)
Kendine sor, "aklıma gelenler yerine ne düşünebilirim?"
Daha yumuşak, geniş ve anlayışlı sözler yazmaya başla, (deneyebilirim, daha iyi olabilir vb.), sözlerini destekle, yazdıkça içinde uyanan duyguları fark et.

Mutluluğun nerede ve nasıl bulunacağına dair yanıtları aramak bizi sıkıştırır. Bu yanıtların peşine düşmek yerine kendine şu basit soruyu sor ve yanıtla: Bana iyi gelen şeyler?

Mutluluğun dış koşullardaki iyileşmelerle geldiği düşüncesi bir yanılsama.
Hatırladığın mutlu anları ve sözleri sırala; onları zihninde canlandır ve hisset.

Kalp günlüğünün bu aşamasına kadar ilerlediysen, bu tanım artık sana yabancı değil. Şimdi bir kez daha deneyimle. Mutlululuk deyince zihninde canlanan - hayali veya gerçek- bir anı gör, duy, kokla, hisset ve yazıya dök. İçinde uyanan duyguları fark et.

'Dopamin, serotonin, endorfin ve oksitosin iyi hissettiren hormonlardır. Onlar, vücuda sinyaller gönderen moleküllerdir. Diyet, egzersiz ve meditasyon gibi bazı basit yaşam tarzı değişiklikleriyle bu hormonların düzeylerini artırabilirsiniz. Beynimizde dopamin salgılandığında geçici bir haz duygusu hissederiz. Serotonin, dopamine benzemekle birlikte, uzun süreli bir mutluluk veya esenlik hissi yaratır. Fiziksel egzersiz endorfin hormonu seviyesini; fiziksel temas, dokunma, sarılma, öpüşme oksitosin hormonu seviyesini yükseltir.'
Birkaç saniye gözlerini kapat, ellerini kucağında birleştir, iki elinin birbiriyle temasını hisset, bir süre tüm dikkatini bu hisse ver. Ellerinin birbiriyle temasının içinde uyandırdığı duyguları; zihninde beliren düşünceleri ve çağrışımları kağıda dök.

Her an mutlu hissetmemiz gerektiği düşüncesi ve mutluluğun çeşitli nedenlerle imkansız olduğu inancı yalnızca birer koşullanma. Kendine şu soruyu sor ve serbestçe yanıtla:
Mutluluğu seçen biri ne yapardı?

Kalp günlüğünün bu son bölümünde, buraya kadar uygulamış olduğun pratiklerden hangilerinin senin için uygun olduğunu, hangilerini sık sık uygulayabileceğini düşün. Zorlandığında, bunaldığında, umutsuzluğa kapıldığında mutluluğun bir seçim olduğunu, bu seçimi yapabileceğini, bunun ne kadar büyük bir güç olduğunu, mutluluğun zor ve karmaşık bir kazanım değil anlık bir his olduğunu hatırla. Her gün kendin için yapabileceklerini not et.
Mutluluğu kendi içimde nasıl uyandırırım?
Bunları hatırlatmak istedim çünkü benim de hatırlamaya ihtiyacım var. Sana iyi gelecek, ilham verecek ve hayatında fark yaratacak bir yolculuk olması dileğiyle...
kalp günlüğümün bu haftasında buraya sonsözlerimi yazacagım... canım kendim seni en çok ben seviyorum kalbimi konuşmamı farkındalıklaırmı ... böyle devam yola. çantamıza koyduğumuz daha çok şey olacak. başbaşa kendikendime musmutlu :)
Mutluluğu yakalayabilmem için maymun zihnimi aslan zihnine çevirmek .Daldan dala konan düşüncelerimi ehlilileştirebilirsem mutlulukla daha sık karşılaşabilirim diye düşünüyorum. Sevgiler