Fotoğraf: Sagan Sense
"İnsan kimsenin görmediği şeyleri görmenin bir yolunu bulmalı."
Bu hafta, geçtiğimiz günlerde üzerine yazdığım soruları seninle paylaşmak istedim. Kalp günlüğünü bu şekilde hazırlıyorum. Kendim ne üzerine çalışıyorsam, neye ihtiyacımız olduğunu hissediyorsam, onları paylaşıyorum. Bu yazıları, yazı pratiklerinde sana önerdiğim gibi, strateji geliştirmeden, ahkam kesmeye ya da dertlere deva olmaya çalışmadan, kendimi serbest bırakarak, sezgime güvenerek ve hissederek yazıyorum. Ben hissedersem senin de hissedeceğini, ben kendime ulaşırsam, senin de aynı yolculuğa çıkacağını biliyorum. Bir yazar olarak, yanıt vermeye çalışmadan bizi aramaya, anlamaya ve hissetmeye yönlendiriyorum. Bizi ileriye götürecek gerçek yolun bu olduğuna inanarak. Çünkü 'kendine bağlanıp' yazmak, hissetmek ve ifade etmek insanı "gerçek" bir yere götürüyor. Burası kendi karanlığımızdan çıktığımızda ulaştığımız yer. Bu deneyimin ruhu yükselten güçlü bir duygusu var. Ve bu ışıklı yerde her şey mümkün.
Bu yazıyı yazmaya başlarken, sezgim beni çekiştirip Mucizeler Şarkısı kitabıma götürdü. Hiç aklımda yokken. Ben de teslim oldum ve paylaşacağım soruları bu kitaptan alıntılarla desteklemeye karar verdim.
Mucizeler Şarkısı, Storytel için yazdığım bir sesli roman; Storytel Original etiketli, her yaştan okuru olan bir çocuk kitabı. Her cümlesine kalbimi kattığım, çok severek yazdığım sihirli bir hikaye. Onu, hayatın dayattığı sahte kimliklerin ve zihnin kafeslerinin içinde göremediklerimizi görmeye başlayalım, karanlıkta küçücük ışıklar yakalım - ve bunu küçük yaşlarda yapmaya başlayalım diye yazmıştım. Bu haftaki yazılarımızda bize ışıltılı küçük fenerler tutabilir.
Şimdi yalnız kal, rahatsız edilmeyeceğinden emin ol ve biraz yavaşla... Birkaç dakika gözlerini kapat ve nefes alıp verişini hissetmeye başla. Bedenin sakinleşip nefesin yavaşladığında, dikkatini dış dünyanın uyaranlarından biraz olsun çekip kendine döndürebildiğini hissettiğinde buraya geri dön ve aşağıdaki yönlendirmeleri izleyerek yazmaya başla.
1-Karanlık Oda
"Hayat çoğu zaman yolunda gitmezdi. Her şeyin sonunun iyiye varacağı garanti miydi? Yola devam etmese ne olurdu? Hayal kırıklığına uğradığını, kalbinin kırıldığını itiraf etse... Hemen, şimdi, vazgeçse. Ya her şey baştan yanlışsa ve hiç biri onun hatası değilse? Ya gerçekten zayıfsa? Ya gerçekten güçsüzse? Ya başarmayı hiç bir zaman hak etmemişse? Ya yolculuğun bir yere varmayacağı düşüncesi gerçekse? Ne kadar çaresiz olduğunu itiraf etse ne olurdu? Ne kadar başarısız olduğunu... Hep böyle olduğunu ve hep böyle olacağını tüm dünyaya söylese... Onu bekleyen yeni yaşamı umursamadığını itiraf etmek için güçlü bir istek duydu."
(Mucizeler Şarkısı, 2. Bölüm)
Bazen kendimizi karanlık bir odada buluruz. Hayatın, yükselen bir grafikle yukarı çıkması gereken bir çizgi ya da bir başarı hikayesi olduğuna, bizim ise yetersiz olduğumuza inanmamızdan kaynaklanan bu karanlık bizi yoğun, ağır ve ıstırap dolu bu yere sıkıştırır. Oraya girdiğimiz an, oradan çıkacak enerjiyi, umudu ve irade gücünü de yitiririz. Dışarı çııkmaya çalıştıkça iyice nefessiz kalıp tükeniriz. Peki, ne yapabiliriz? Dışarı çıkmaya çalışmayı bırakıp bu boğucu yeri görebilir, hissedebilir ve keşfedebiliriz. İşte o zaman küçük bir ışık yanar.
Günlüğünün boş bir sayfasına, kendi karanlık odanı simgelen bir kare çiz, içini boya ya da karala ve onu tasvir etmeye başla.
Orası nasıl bir yer?
Orada neler var, neler yok?
Orada ne hissediyorsun?
2-El Feneri
"Dünya bazen her şeyin olanaksız olduğu bir yerdi. Bazen de insan her şeyin mümkün olduğuna inanıyordu." (Mucizeler Şarkısı, 2. Bölüm)
Hayatta başka ne var? Az önce çizdiğin karanlık odaya yeniden bak, ardından onun dışında kalan evreni hatırla. Bu sorunun yanıtını serbestçe yazmaya başla.
Hayatta "karanlık oda" dışında başka ne var? Şimdi, şu an, burada elinde neler var? Senin olan şeyler; senin olmasa da güzel olan, gerçek olan, güçlü olan şeyler; her insana doğuştan hediye edilen şeyler, sana doğuştan verilen şeyler, tırnaklarınla kazıyarak elde ettiğin şeyler; soyut şeyler, somut şeyler, küçük şeyler, büyük şeyler...
-
“İnsanların sorunu akıllarının karışık olması ve çabuk pes etmeleri. Tam her şey değişecekken pes ediyorlar. Sonra da başaramadıklarını söylüyorlar. Pes etmezsen, mucizelere tanık olursun.” (Mucizeler Şarkısı, 1. Bölüm)
Güçlü olsaydım ne yapardım? Bu sorunun yanıtını serbestçe yazmaya başla.
Güçlü biri olsaydın ne yapardın? Uzun zaman güçsüz biri olduğuna inandıysan dahi, şimdi, burada, benimle birlikte, bir an için kendine izin ver, güçlü olduğunu hayal et, zihninde canlandır, gör, izle, hisset ve tüm gerçekliğiyle kağıda dökmeye başla. Dürüst ol, açık ol, sınırsız ol ve güçlü halinin yapabileceklerini anlat.
-
"Etkili, güçlü, ilham veren sözlere neden ihtiyacı vardı ki? Ne yapacaktı onlarla? Yaşamını evinde sessizlik ve huzur içinde geçiremez miydi? Belki... Ama yıldızlar böyle olmasını istememişti." (Mucizeler Şarkısı, 6. Bölüm)
"Ben bundan fazlasıyım." Bu cümleyi serbest yazımla devam ettir, izlenimlerini, duygularını ve düşüncelerini kağıda dök.
Karanlık oda gerçek ve oradaki 'sen' de gerçeksin. Ama bu senin bir yanın, varlığının bir yönü, hayatının bir anı, hikâyenin bir bölümü. Sen - doğuştan, doğan gereği ve her şeyinle -bundan çok daha fazlasısın. "Daha fazla"nın içinde neler var peki? Yazmaya başla, hisset ve hatırla.
-
"Bir düşe ulaşmanın olanaksız olduğuna ne zaman karar veririz? Bir kez bile denemeden mi? Denedikten hemen sonra mı? Sayısız denemeden sonra mı kaybederiz umudumuzu? Oysa her denemede şartların değiştiğini, dünyanın artık farklı bir yer olduğunu fark etmeyiz. Fark etmediğimiz için vazgeçeriz. Oysa muhteşem bir son düşlemeye devam edenler için olasılıklar daima sonsuzdur. Yapılması gereken, yalnızca kimsenin görmediği bir şeyi fark etmektir. Küçük de olsa... Küçük bir adım, her şeyi değiştirecek güçtedir. Sıradan olanı sıra dışına dönüştürmek için yalnızca küçük bir adım gerekir. Kimse küçük adımlara inanmasa da. Bir günde, bir ayda, bir yılda hiçbir şeyin değişmeyeceğine inananlar, hayatın sihrini anlamamış demektir." (Mucizeler Şarkısı, 8. Bölüm)
"Ne yapmalı?" Yukarıdaki metni oku ve ardından bu soruyu serbest yazımla yanıtla, duygu ve düşüncelerini kağıda dök.
Yapacak bir şey daima vardır. Bazen yalnızca bir nefes, bir fikir, bir his, bir soru, bir deneme ya da her şeye boş verdiğin bir ara. Yani yapacak bir şey daima vardır.
-
"Hepimizin içinde saklı bir ateş vardır. Hiç sönmeyen bu ateş, ortaya çıkıp hayatımızı parlatacağı günü bekler. İçimizdeki bu ateş, düşlerimizin, arzularımızın, derinlerde hep sahip olduğumuz gücümüzün ateşidir. Fakat çoğumuz onu bir ömür kimseye göstermez. Hepimizin içinde, başkalarının gördüğünden çok daha fazlası vardır. Daha fazla güç, daha fazla ışık; dünyaya göründüğümüz halimizden çok daha fazlasıyızdır hepimiz. Çoğu zaman bu gerçeği unutsak da. Ne zaman ki içimizdeki ateş ortaya çıkar, o zaman parlarız. Başkalarına ilham verip, onlara kendi ateşlerini anımsatırız..
"Ateşi ne canlandırır?" Yukarıdaki metni oku, zihninde canlanan bir imge varsa fark et ve bu soruyu, yanıt bulmaya çalışmadan serbestçe yanıtla; duygu ve düşüncelerini özgürce kağıda dök.
-
Benim yanıtlarım beni hem karanlık odamın derinliklerindeki hazinelere hem de odamın ötesinde keşiflere götürdü. Son soruya yanıtım ise beklemediğim biçimde oldu. Bu deneyimden topladığım altınları yanımda taşıyorum, sen de kendi altınlarını bul diye, aynı deneyimi, elimden geldiğince sana da yaşatmaya çalıştım.
İstersen yanıtlarını yorumlarda hepimizle paylaşarak bize ilham verebilir ya da info@aslieti.com 'a yazarak benimle özel olarak paylaşabilirsin.
Hepimizin yolculuğu eşsiz, tek ve biricik. Bu yazımın senin için de duygu, ruh ve keşiflerle dolu bir yolculuk olması dileğiyle...
1件のコメント